Gemi ve liman
Ligin 35. haftasında şampiyonluk için mücadele veren Fenerbahçe, ligden düşmemek için çırpınan Konyaspor'a konuk oluyor.
Bu sezon 44 maçta 24 gol atmış Dzeko, kalenin önünde 7.32'lik dikdörtgene topu atamıyor. Yine 41 maçta 23 gole ulaşan Batshuayi altı pastan topu auta atıyor.
15 milyon euro ile Fenerbahçe'nin en pahalı transferi olan Cengiz topu ceza alanı içine düşüremiyor...
Bu örneklere daha birçok ekleme yapılabilir ama zaman kaybı. Bu kadar üst düzey oyuncuları sanki yeni sahaya çıkmış gibi acemi gösteren şey stres. Yüksek gerilim ve baskı. İsmail Hoca'nın yüzü bembeyaz. Fenerbahçe takımının, teknik heyetinin elleri ayaklarına dolaşıyor. "Ya kaybedersek!".
Zaten bu yüzden kaybettiler.
Sonuç olarak Fenerbahçe, Konyaspor'la golsüz berabere kalarak Galatasaray'la arasındaki farkın 6 puana çıkmasına sebep oldu. Yani şampiyonluk mucizelere kaldı.
Final maçları oynanamadı, stres yönetimi yapılamadı.
Fenerbahçe ligde Galatasaray'a, Avrupa'da Olympiakos'a, kupada Ankaragücü'ne boyun eğdi.
Victor Hugo, "Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğini bakar." demişti.
Şimdi hem Başkan Ali Koç hem Teknik Direktör İsmail Kartal birçok fırtınadan bahsedecekler. Ama insanlar gemiye bakacak. Sezon başında muhteşem görünen, yıldızları ışıl ışıl parlayan gemi çok hasar almış ve artık ilerleyemiyor. Nereye baksanız sorunlar yumağı. Sezon bittiğinde çıkılan seferden tek bir ganimet de getirmemiş. Kupa yok.
Gemi limana yanaşmadı. Hayaller suya düştü. Şimdi üç hafta daha bekleyeceğiz ve kaptanın seyir defteri açılacak. O zaman doğrular, yanlışlar masaya dökülecek. Ve biz ne olduğunu göreceğiz.