Kırmızıdan sonra teslim olmaya gerek yoktu!

Beşiktaş, Fenerbahçe derbisiyle birlikte öne geçtiği son 4 lig maçında üstünlüğünü koruyamayarak 10 puan kaybetti.

Kendi evinde 2-0 önde olan ve iyi oynayan takımın, Orkun Kökçü kırmızı kart gördü diye rakibine bu kadar teslim olmasına ve maçın 2-2’ye gelmesini seyretmesine gerek yoktu.

Skor eşitlendikten sonra Beşiktaşlı futbolcuların, rüzgarı arkalarına alan ve moral kazanan rakiplerine karşı yeniden oyuna ortak olabilmeleri, bir önceki cümlemin kanıtı.

2-0 öndesin ve sahada bir kişi eksiksin. Bırak rakip kazanmak için bir şeyler yapsın.

Senin panikle teslim olmana gerek yok!

Ama bu tabii ki Beşiktaş’ın kırıldığı ilk maç değil.

Galatasaray deplasmanında 1-0 öndeyken, rakip 10 kişi kaldığında yine kırılan ve oyundan düşen taraf siyah-beyazlı futbolcular olmuştu.

Gençlerbirliği maçında 1-0 öndeyken ve rakibin pozisyonu yokken yenilen golden sonra reaksiyon vermek yerine kırılan yine onlar oldu. Üç dakika içinde bir gol daha yiyerek kaybettiler.

Kasımpaşa karşılaşmasında da 1-0 öne geçtikten sonra pozisyonları bulan ancak kaçan penaltının ardından golü yiyen ve yine kırılan Beşiktaşlı futbolcular oldu.

Dört haftadır senaryo aynı:

İyi başlayan ama ilk sorunda paniğe kapılarak oyundan düşen bir Beşiktaş.

Yediği golden sonra reaksiyon vermek yerine içine kapanan bir Beşiktaş.

Büyük takım refleksi göstermesi gerekirken sahadan silinen bir Beşiktaş.

Bu senaryoda bir numaralı sorumlu Sergen Yalçın demek zor. Ama işlerin iyiye gitmediği, aradan geçen iki ayda takıma oyun ve öz güven açısından bir şeyler katabildiğini söylemek daha zor.

Bir numaralı sorumlu olmasa dahi bu skorlarla devre arasını görebilmesi mucize olur.

Peki Beşiktaş nasıl düzelir?

-Serdal Adalı’nın transferdeki 27 yaş kriteri, yalnızca kendi kendine koyduğu bir engelden ibaret. Eğer bu kuralı TFF, Beşiktaş’a dayatsa hepimiz isyan ederiz, “27 yaşından büyük oyuncu almamızı engelleyemezsiniz” diye. Ama yönetim bunu kendi yapıyor. Sonuç olarak takımın yaş ortalaması düştü ama sahada lider özellikli, tecrübeli, takıma öz güven katacak oyuncu yok. Beşiktaş’ın devre arasında en az üç mevkiye tecrübesiyle, liderliğiyle fark yaratacak ve takımın kırılmasına engel olacak futbolcu alması lazım.

-Beşiktaş rakiplerine az pozisyon vererek çok gol yiyor. Çok pozisyona girerek az gol atıyor. Az gol atıp, çok gol yiyerek kazanma şansın yok. Bitiriciliği tartışılmayacak bir golcü ve eğer Mert Günok’un form durumundan ümit kesildiyse kaleci lazım. Kaleci transferi mutlaka Uğurcan Çakır ya da Ederson gibi maliyetli olmak zorunda değil ancak golcü için şartlar zorlanmalı. Yoksa bugüne kadar yatırılan para da boşa gidecek.

-Sayın Başkan primlerle ilgili olarak “Beşiktaş’ta para sonradan gelir” ifadesini kullanmıştı. Dünyanın hiçbir işinde para sonradan gelmez. Herkes para kazanmak için çalışır. Bu da ayıp bir şey değildir. Futbol takımının prim sisteminin kesinleştirilmesi lazım. Futbolcular sahaya çıkmadan önce galibiyet halinde kazanacakları, mağlubiyet halinde mahrum kalacakları rakamı bilmeliler. Beşiktaşlı futbolcuların büyük maçlarda daha iyi performans göstermesinin sebebi zaten motivasyon. Bunun en iyi yolu da para.

-Son olarak da Serdal Adalı, iyi bir takım kurmak için çok zamana ihtiyacı olduğuna inanıyor. Ancak yeni kurulan takımların ilk sezonlarından şampiyonluğa oynayabildiklerini sayısız kez gördük. Bunun en yakın örnekleri 13. olduktan sonra kurulan Galatasaray ve her sezon silbaştan takım kurarak yarışabilen Fenerbahçe. Geçen sezonki kadroya da 9-10 oyuncu almaya gerek yoktu, bu kadroya da yok. Üç tane lider özellikli doğru transfer bu takımı yarışın içinde tutardı.

Beşiktaş Fenerbahçe Kırmızı Kart Orkun Kökçü