ÖZEL HABER | Tuncay Şanlı, Kontraspor’a konuştu: Galatasaray – Fenerbahçe rekabeti şu anda keyifli

ÖZEL HABER | Sakaryaspor Teknik Direktörü Tuncay Şanlı, Kontraspor.com’a konuştu. Sakaryaspor'un Süper Lig hedefi hakkında konuşan Tuncay Şanlı, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın bu sezonki rekabetine de değindi.

Sakaryaspor Teknik Direktörü Tuncay Şanlı, Kontraspor.com’dan Emre Tokdemir’e konuştu. Sakaryaspor’un şu anki konumu hakkında açıklamalarda bulunan 42 yaşındaki çalıştırıcı, Fenerbahçe’deki futbolculuk yıllarından da söz etti.

Sakaryaspor, şu anda Kocaelispor’un ardından 43 puanla 4. sırada yer alıyor. Devre arası transferleri de yaptınız. Fikstüre baktığımızda Sakaryaspor’un kalan maçları genelde 10. sıranın altında yer alan takımlara karşı. Kadro play-off, 3.lük veya daha yukarısı için yeterli mi? Takımın şu anki durumunu nasıl yorumlarsınız?

Devre arasında gelen arkadaşlar oldu, giden arkadaşlar oldu. Devre arasına girerken basın mensuplarına şunu söylemiştim: “İyi bir kadromuz var, bu oyuncu grubu takımı buraya kadar getirdi.” Transfer olur veya olmaz, biz yolumuza devam ediyoruz. Şu anda 4. sıradayız, play-off potasının içindeyiz.

Dediğin gibi kağıt üzerinde Kocaeli maçına kadar orta ve alt sıralardaki takımlarla oynayacağız. O yüzden diğer maçlara göre daha zorlu maçlar oynayacağız. Düşmemeye oynayan, hedefleri olan... Rakipler açısından daha konsantre, daha mücadele gücü yüksek maçlar oynuyoruz. Bunu Manisa maçında da yaşadık. Kağıt üzerinde daha güçlü görünebiliriz ama Manisa’nın da iyi bir kadrosu vardı. O yüzden maç maç olaya bakıyoruz. Önümüzde Adana maçı var, sonra Altay’la oynayacağız. Bu iki maçı kazanıp milli araya daha moralli ve keyifli girmek istiyoruz. Elimizdeki kadro bu konumdaysa biz de ekip olarak onlara bir şey vermeye çalışıyoruz. Onlar da buna cevap veriyorlar. O cevabın karşılığını da sahada alıyoruz. Bazen sonuçlar istediğimiz gibi olmasa da ne oynamak istediğini bilen bir takımız. Sakaryaspor’a yakışan bir futbol oynamaya çalışıyoruz.

Altyapısından çıktığınız takımda teknik direktörlük yapıyorsunuz. Şehrinizin takımını çalıştırmak nasıl bir duygu? Teknik direktörlerin Türkiye’de baskı altında olduğunu biliyoruz. Sakaryaspor’u çalıştırmak nasıl bir baskı unsuru oluşturuyor?

Aslında baskı demeyelim. Baskı, size güç verir. İşinizi daha iyi yapmak için hep tetikte olursunuz. Tabii ki altyapısından çıktığınız, tribününde yer aldığınız bir takımı çalıştırmak… Ben tribünden gelen biriyim. Babamla yıllarca maçlara gittim, o beni alıştırdı. O formayı giymek, şimdi teknik direktörlük yapmak… 3. Lig’deyken başladım teknik direktörlüğe. O da benim için ayrı bir tecrübeydi. Baskı değil aslında, heyecan. Daha fazla sorumluluğu olan bir yerdeyim. Kendi şehrinizde çalışmak zordur çünkü beklenti yüksektir. Camianın beklentisi, hangi ligde olursa olsun yüksektir. Sakarya, bir futbol şehridir. Onun bir baskısı yok. Daha fazla heyecan ve çalışma isteği var. Kendinden daha çok Sakaryaspor’u düşünmek var. Böyle yorumlayabilirim.

Teknik direktör olarak kariyer hedefiniz nedir?

Tabii ki hayallerim var ama şu andaki tek hedefim, tek isteğim Sakaryaspor’la Süper Lig’e çıkmak.

Biraz futbolculuk yıllarınıza dönelim. Fenerbahçe yılları… En çok forma giydiniz takım. Sakarya’dan Fenerbahçe’ye transferiniz nasıl oldu?

Fenerbahçe’ye gitmek benim için bir gurur. Orası benim evim, ailem. İki sene içerisinde Sakaryaspor’dan Fenerbahçe’ye transfer oldum. Fenerbahçe yıllarını şöyle özetleyebilirim: 5 yıl oynadım, çok özel oyuncularla oynadım. 3 şampiyonluk yaşadım ve bir tanesini de son maçta kaçırdık. Çok güzel anılarım var, üzüldüklerim de var. Son maçta şampiyonluğu kaybetmek çok üzücü, sarsıcı bir durumdu.

En önemlisi, 100. yılda şampiyon olmak, o kadronun içinde olmak. Böyle bir camianın parçası olmak benim için her zaman gurur verici olmuştur.

Fenerbahçe’de en unutamadığınız maç?

Çok maç var aslında ama Galatasaray maçı her zaman farklıdır. Kötü bir sezonda, benim de ilk yılımda 6-0’lık derbi galibiyeti diyebilirim. İlk golü de ben atmıştım. Tabii ki çok daha başka maçlar da var.

Benim aklıma Manchester United maçı geliyor.

Evet, United maçı var. Bir Beşiktaş maçını da unutamıyorum. İnönü’de maç 1-1’ken son dakikalarda gol atmıştım. Şampiyonluk yolunda önemli bir maçtı ama dediğim gibi, kötü bir sezonda ve ilk senemde Galatasaray derbisine çıkıp gol atmak, tarihi bir skor elde etmek, takımın bir parçası olmak unutamadığım maçlardan biri.

Fenerbahçe’deyken unutamadığınız, keşke böyle olmasaydı dediğiniz bir olay var mı?

Denizli maçı… Tabii ki birçok olay ve an vardır ama travması en yüksek olan Denizli maçıydı. Sonuna kadar götürdüğünüz bir sezonda son maçta şampiyonluğu kaybetmek çok büyük bir travmaydı. O sezonun ardından toparlanıp 100. yılda şampiyon olmak ayrı bir keyifti. Dolayısıyla en unutamadığım, keşke geri dönüp çevirebilseydik dediğim maç, Denizli maçı.

O dönemde Aziz Yıldırım’la aranız nasıldı?

Başkan sinirli gibi gözükse de kalbi çok yumuşak bir insandı. Anlık tepkiler verebiliyordu ama her zaman bizim iyiliğimizi istiyordu. Baba-oğul ilişkisi gibiydi. Her an arayıp sohbet edebilirdi. Tesislere gelir, sizle arkadaş gibi sohbet ederdi. Kızdığı anlarda neden sinirlendiğini bilirsiniz ama bunlar hep anlıktır. Her şeyini Fenerbahçe’ye adamış biri. Camia için her şeyi yapmaya çalışan bir başkandan bahsediyoruz. Onunla olan diyalogum her zaman iyi oldu. Takımdan ayrıldıktan sonra tabii ki bana kızgınlığı, kırgınlığı vardı. Dönem dönem yine karşılaşıyoruz. Karşılaştığımızda yine heyecanlanıyorum. Başkanla diyalogumuz her zaman iyiydi. Telefonla da konuşuyoruz. Gerçekten onun yeri bende ayrıdır.

Fenerbahçe’den ayrılırken ne hissettiniz? Ada hayatınız oldu. İngiltere’ye gittiniz. O süreç nasıldı?

İngiltere’ye gitmeyi istiyordum. Dünyanın en iyi liginde oynamak istiyordum. Benim için çok kolay bir süreç olmadı. Ailenizden ayrılıyorsunuz, her şeyinizi geride bırakıyorsunuz. Fenerbahçe’den ayrılmak kolay değildi. Benim için zor bir karardı. O an öyle olması gerekti. Bana her zaman pişman olup olmadığım soruluyor. Gitmek kolay değildi, ayrılık kararı almak zordu çünkü takım kaptanlarından biriydim. Performansım iyiydi, camiada sevilen birisiydim. Tercihim İngiltere oldu. Premier Lig’de oynamak istiyordum, onun da tecrübesini yaşadım. Bunlar gurur verici şeyler.

Kariyerinizin dönüm noktası nedir? İyi anlamda da kötü anlamda da düşünebiliriz bu soruyu.

Stoke City’deyken Wolfsburg’a transfer oldum, transferin son günleriydi. Gitmek istemiyordum aslında ama o dönemde takımda fazla oynamıyordum. Milli Takım'da teknik direktör Hiddink’ti. Bana biraz baskı yaptı diyebilirim. Oynamam gerektiğini ve oynayarak milli takıma gelmem gerektiğini söyledi. Orada tercihimi yanlış yaptım. Premier Lig’de kalmak istiyordum ama milli takımı düşünerek bu hamleyi yaptım. Wolfsburg da beni çok istiyordu. O tercihi yapmamalıydım diye dönem dönem aklıma geliyor. Premier Lig’de kalmanın hep daha doğru tercih olduğunu düşündüm.

Genç yaşlarınızda Fenerbahçe’de oynadınız. Semih Kılıçsoy Beşiktaş’ta, Kenan Yıldız Juventus’ta. Arda Güler Fenerbahçe’den Real Madrid’e gitti fakat şu anda pek oynamıyor. Genç yıldızlarımız hakkında ne düşünüyorsunuz?

Arda’nın acelesi yok. Ancelotti de ısrarla bunu söylüyor. Sürekli olarak Arda Güler’le ilgili soru soruluyor. “Zamanı var” yorumunu yapıyor. Zamanı geldiğinde zaten oynayacaktır. Özel bir yetenek olmasa zaten Real Madrid’de olmaz, orada antrenmana çıkamaz. Biraz daha zamana ihtiyacı var. Arda da neler yapabileceğini biliyor. Çok özel bir yetenek. Oynamaya başladığında dünya futboluna damga vuracak bir futbolcudan bahsediyoruz.

Semih, Beşiktaş’ın şartlarından dolayı yükseldi. Rahmetli Süleyman Seba anısına Rıza hocamızla beraber Beşiktaş buraya gelmişti, maç yapmıştık. Semih’i burada görmüştüm zaten ve onu isteyecektim. İsteyemeden Beşiktaş’ta oynamaya başladı. Çok kuvvetli, çok güçlü bir yetenek. Umarım hem Beşiktaş’a hem de milli takıma uzun yıllar hizmet eder. Böyle genç kardeşlerimizin yükselmesi güzel bir şey. Onlara daha fazla şans vermemiz lazım. Beşiktaş’ın durumundan kaynaklı ortaya çıktı. Beşiktaş belki daha farklı bir kadro yapılanmasına gitseydi Semih olmayacaktı. O yüzden bu tarz gençlerimizin öne çıkması, diğer genç futbolculara da heyecan verir.

Kenan da çok özel bir yetenek. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor. Milli takım açısından çok önemli oyuncular ve uzun yıllar hizmet edecekler.

Nürnberg’de forma giyen Can Uzun da milli takım tercihini Türkiye’den yana kullandı.

Evet, önemli olan gençlerimizin oynaması. Onlara güvenmeli ve şans vermeliyiz. Ciddi anlamda buna ihtiyacımız var. Yetenekli kardeşlerimiz var, dahası da gelecektir.

Rotamızı biraz da Süper Lig’e çevirelim. Fenerbahçe ve Galatasaray, çıtayı çok yüksek bir seviyeye çıkardı. Diğer takımlarla aralarında çok fark oluştu. İki takımın şampiyonluk yarışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Stresli bir süreç. Makasın bu kadar fazla açılması, Türk futbolu açısından iyi değil. Fark çok açıldı ve rekabetten uzaklaşıldı.

İki takım özelinde, zirvede olmasalar bile her zaman birbirleriyle rekabette olacaklardır. Yıllardır bu rekabeti hem izliyoruz hem yaşıyoruz. Kim şampiyon olur onu bilemem ama gönlümden geçen Fenerbahçe’nin şampiyon olması. Bireysel olarak da oyun anlamında da kırılmalar olabiliyor.

Çok fazla hakem hatası olmazsa, hakem konuşulmazsa ligin kalitesi de artar diye düşünüyorum. Hafta içinde maçı yönetecek hakem açıklandığında hemen yorumlara başlıyoruz. Onların da hataları var ama artık ortak bir noktada buluşmalıyız.

Galatasaray – Fenerbahçe rekabeti şu an keyifli. Başka tutunacak bir şeyimiz yok ligde çünkü. Sezon sonunda ne olacağını kestirmek kolay değil. İki takımın da önemli oyuncuları var. Fenerbahçe’de taraftar desteği eski yıllara göre daha fazla, bu da önemli. Umarım İsmail Kartal, işi sonuna kadar götürür ve şampiyon olurlar. Ben de mutlu olurum.

Fenerbahçe’nin şu anki mevcut kadrosunda kendinize benzettiğiniz bir futbolcu var mı? En beğendiğiniz futbolcu kim?

Estağfurullah, benzetmek değil hepsinin kendi özel yeteneği var. Ferdi, çok özel bir oyuncu. Hücumu seviyor. Tadic, Dzeko gibi isimler de çok özel. Szymanski’nin sürekli hücumu ve kaleyi düşünen yapısı var, o yönden beğeniyorum. İrfan’ın performansı bence bu sene çok iyi, şu anda bir sakatlığı var. Takım olarak da Fenerbahçe’nin oyununu beğeniyorum. Kırılmalar olabiliyor, gayet doğal. Sezon sonuna yaklaşırken stres illa ki olur, bu da heyecan getirir zaten. Dediğim gibi kendime benzetmek diyemem ama Szymanski, Ferdi, Cengiz’i beğeniyorum. Çok isim var aslında. O yüzden birini seçmek yanlış olur, seçemem de zaten.

Türk futbolu çok gergin bir ortamda oynanıyor. Eyüpspor’un Bodrumspor’la oynadığı maçta olaylar çıktı. Başka bir maçı izliyoruz, saha kenarı karışıyor. Derbide sahaya yabancı maddeler atılıyor. Bu olayları tetikleyen unsurlar… Başkanların açıklamalarından sosyal medya paylaşımlarına kadar birçok şey var aslında. Siz bu gergin ortamı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gerilimi tırmandıran çok fazla nokta var. Sosyal medya bu unsurların en başında geliyor. Taraftarlar doğal olarak kendi açısından bakıyor. Arda Turan’a yapılanlar, Uğur kardeşimize atılan yabancı maddeler… Gözüne geldi o maddelerden biri. Allah korusun gözünü kaybedebilirdi. Bunlara hiç gerek yok. Evet bir rekabet var, gerginlik tabii ki olabilir o anki heyecanla. Biraz kontrollü olmalıyız. Sonuçta futbol bir oyun. Futbolun bir oyun olduğunu unutmamalıyız. Premier Lig’de hep bir sonraki maça bakılır. “Şansımız yoktu, bir sonraki maça bakacağız.” denir. Onlar futbolun bir oyun olduğunu biliyor. Holiganlığın en üst noktasından bahsediyoruz. Onlar çoktan bu durumu aştı. Futbolun güzelliklerini ön plana çıkarıyorlar. Bizde durum böyle değil. Yönetimsel olarak da konuşmalarımıza dikkat etmeliyiz çünkü bir anda yönlendirme olabiliyor. Taraftarlar bir anda sinirlenebiliyor. Birçok detay var ama futbolun bir oyun olduğunu, birinin kazanıp diğerinin kaybedeceğini anlamamız lazım. Ülke futbolunu daha iyi yerlere getirmeliyiz. Gerginlikten uzaklaşmalıyız. Sadece futbol konuşursak işler daha kolay olur.

Futbol Spor Haberleri 1. Lig Sakaryaspor