Milli para tekvandocu Gamze Gürdal: Olimpiyat madalyasını şahsi meselem yapmıştım

DHA

PARİS 2024 Paralimpik Oyunları’nda para Tekvando branşında gümüş madalya alan milli sporcu Gamze Gürdal, “Şahsi meselem yaptığım olimpiyat madalyasını 30 Ağustos Zafer Bayramımızda ülkeme, vatanıma, milletime getirmek istedim ve bunu başardım. Kendimle gurur duyuyorum” dedi.

Kariyerinde 5 Avrupa şampiyonluğu ve 2 kez dünya 2’nciliği bulunan milli para tekvandocu Gamze Gürdal, Paris 2024 Paralimpik Oyunları’nda yarı finalde Sırbistan’dan Marija Micev'le karşılaştı. Rakibini 14-1 mağlup eden milli sporcu, final müsabakasında Çin'den Yuije Li'yle karşı karşıya geldi. Rakibine 11-0 mağlup olan Gamze, oyunları gümüş madalya ile tamamlayarak kariyerindeki ilk olimpiyat madalyasını elde etti. Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulunan milli sporcu, “Açıkçası Olimpiyat oyunları bir sporcunun gelebileceği en üst nokta ve oraya gitmek hiç kolay değil. Orada yarışan her sporcu orada başarısız olmaya gitmedi. Herkesin orada bir hedefi vardı ve herkes orada madalya almak istiyordu. Bir şeyler ters gitti, birtakım eksiklikler oldu belki gerçekten zor. Sporcu olarak herkesi çok iyi anlıyorum. Ben de Tokyo'da madalya alamadan dönmüştüm. O yüzden kimseyi yargılamıyorum. Herkesin üzüntüsünü paylaşıyorum. Paralimpik'te biz daha hırslı olduğumuzu düşünüyoruz. Çünkü para sporcular için kendini kanıtlama ve ben de bu dünyada varım deme şekli bu spor. Kendini bu sporla gösteriyor pek çok sporcu arkadaşım. Bu yüzden de başarı biraz daha kaçınılmaz oluyor açıkçası” diye konuştu.

‘OLİMPİYATLARA GİTMEK GİBİ BİR HEDEFİM YOKTU’

Spora hobi olarak başladığını ifade eden Gürdal, antrenörünün ısrarıyla profesyonel olduğunu belirterek, “Bu konuyla ilgili çok fazla pişmanlığım var. Keşke en başından olimpiyat madalyasını hedefleseydim ve belki çok daha iyi yerlere gelebilirdim. Belki bu madalyanın rengi altın olabilirdi. Ben bunu hedef olarak benimsedikten sonra aslında her şey benim için değişti. Ondan sonra madalya kazanmaya başladım. Hayatım bu yönde şekillenmeye başladı diyebilirim. Hobi olarak başladığım spor, bir anda büyük bir tutku haline geldi. Kazandığım her maç ve madalya beni bir sonraki hedeflerime yöneltti. Tokyo’da kaçırdığım madalya, daha da hırslı bir sporcuya dönüşmeme neden oldu” dedi.

‘ALTIN MADALYA İSTİYORUM, DEDİM’

Gürdal, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda yarışmanın ve madalya almanın çok özel olduğunu ifade ederek, “O gün zaferimi kutlamak benim için çok anlamlıydı. Tarihin anlamı ve önemi nedeniyle de madalyamı ülkemizin kurtuluşu için mücadele eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına armağan ettim. Şahsi meselem yaptığım olimpiyat madalyasını 30 Ağustos Zafer Bayramımızda ülkeme, vatanıma, milletime getirmek istedim ve bunu başardım. Kendimle gurur duyuyorum. Ne olursa olsun elbette ki altın olmasını çok isterdim. Ama şu an bunun boynumda asılı olması bile benim bütün yükümü aldı götürdü diyebilirim. Bununla yetineyim istemedim. Altın olsun istedim. Yani arkada ısınma salonunda bir şeyler ararken antrenörüm bana, ‘ne istiyorsun’ diye sorduğumda ‘altın madalya istiyorum’ diye söyledim. Finalde, geriyi, elimdekileri, yaptıklarımı unuttum ve önümdeki maça odaklandım sadece. Ben içimdeki o coşkuyu, o hırsı durduramıyordum. Benim nefes almam lazım. Yani yarı final maçımda son bir dakika kala hani ortada hiçbir sebep yokken sadece kendimi durduramadığım, o içimdeki heyecanı durduramadığım için mola istedim. Daha sonra finale çıkarken de öyle. Yani benim için unutulmaz bir an. Dediğim gibi dünyanın en büyük spor organizasyonu. Her sporcunun hayali orada yarışmak. Orada madalya almak ve o madalyayı garantilemiş olmak” şeklinde konuştu.

Ailesinin de kendisine madalya yolunda büyük desteği olduğunu söyleyen Gürdal konuşmasına şöyle devam etti;

“Ben çıkıp annemi arayıp ağladım, sevinç gözyaşları döktüm. Sürekli irtibat halindeydik. Bu spora başlamamda onların da çok büyük emeği var. Beni antrenmana getirdiler, götürdüler. Beslenmemi, onlar da kendi hayat düzenlerini, tatillerini, benim amaç programıma göre kamp programıma göre ayarladılar. Onların da en büyük hedefi buydu, benimle birlikte bu duyguyu yaşamak istiyorlardı. Onlar dışarı çok mutlular benim adıma.”

Olimpiyatlar