Spor yazarlarından İspanya-Türkiye maçı değerlendirmeleri: "Sokağa çıksa kimse tanımaz! Çok tuhafız"
A Milli futbol Takımı, İspanya ile 2-2 berabere kaldı. Spor yazarları İspanya-Türkiye karşılaşmasını değerlendirdi.
SPOR YAZARLARI TARİHİ MAÇI DEĞERLENDİRDİ: "SOKAĞA ÇIKSA KİMSE TANIMAZ! ÇOK TUHAFIZ"
A Milli Futbol Takımı, Dünya Kupası Elemeleri E Grubu son maçında İspanya ile deplasmanda 2-2 berabere kaldı. Spor yazarları tarihe geçecek maçı kaleme aldı. İşte spor yazarlarının değerlendirmeleri...
HÜRRİYET - UÜUR MELEKER: "ARTIK KLASİK BİR 9 NUMARAMIZ VAR"
"Dün Sevilla’da hem Türkiye, hem de İspanya ideal 11’lerinden uzak kadrolarla sahadaydılar. Ancak bizim yetenek havuzumun İspanyollar’dan dar olduğunu, kadromuzda Hakan-Arda’nın muadillerinin bulunmadığını hesaba katarsak, ay yıldızlıların çok daha eksik bir kadroyla mücadele ettiğini söyleyebiliriz.
Montella hem kadromuzdaki eksiklerden hem de maçın sıralamayı değiştirmeyeceği gerçeğinden hareketle, 5-4-1’i denedi İspanya’ya karşısında. Müsabakanın ilk yarısında adeta “Çanakkale geçilmez”di tek stratejimiz. Beşli savunmamız olağanüstü derindeydi, ilk devrede bir korner dışında neredeyse hiç geçemedik üçüncü bölgeye. İspanya topla yüzde 80’le oynadı, rakip ceza alanında topla buluşma 22’ye 4, şutlar 12’ye 2 idi. Altay ilk 45’te dört net pozisyon çıkararak oyunda tuttu bizi. 42’nci dakikada İspanya’ya karşı tek üstün olduğumuz detayı, duran toplardaki eşleşme problemlerini kullanarak attık golü. Maçtaki ilk sayımızı kaydeden Deniz Gül, sahanın en iyilerinden biriydi. Milli takımımıza zaman zaman klasik santrforlu oynama opsiyonu da yaratabileceğini kanıtladı Deniz... Portolu genç oyuncunun kazanılmasıyla, uzun zaman sonra “artık klasik bir dokuz numaramız var” diyebiliriz milli takımımızda."
SABAH - AHMET ÇAKAR: "TEŞEKKÜRLER BİZİM ÇOCUKLAR"
"Tartışmasız dünyanın en tuhaf milli takımıyız. Maç başlıyor, hemen mağlup duruma düşüyoruz, ilk 20 dakikaya baktığımızda sahada yokuz, İspanya yürür gibi pozisyonlara giriyor ve tüm Türkiye, Allah'a dua ediyor… 1-0, 2-0'a razıyız, Allah aşkına yine tarihi bir fark yemeyelim diye düşünüyoruz. İlk devre böyle devam ediyor ta ki son dakikaya kadar… Devre biterken Deniz Gül adlı bir genç, sokağa çıksa kimse tanımaz beraberliği getiriyor… İşte tam kırılma noktası. İkinci yarı mükemmel bir Türkiye izledik. Salih'le de öne geçtik. Ama ikinci yarıda iki tarafın da yakaladığı pozisyonlara bakarsak İspanya'yı rahat rahat yenebilirdik. Tüm oyuncular çok iyi ama bazı oyuncular mükemmel oynadı. Altay belki de geçmişini sıfırladı. Belki de tarih onu Sevilla panteri olarak yazacak. En az 2-3 net, 3-4 tane de çok önemli pozisyonu engelledi. Barış Alper, 2. yarıda bir santrforun nasıl oynaması gerektiğini gösterdi. Ferdi eski Ferdi'ye dönmüş. Rotasyonla çıktık, elemelerde gol yememiş İspanya'ya 2 gol attık. Pekala da kazanabilirdik. Dün gece şunu gördük ki hem genciz hem de çok iyi milli takımız. İşi buraya getirmişken play-off'lardan Dünya Kupası'na gitmemek çok acı olur. Teşekkürler Milli Takım."
SABAH - GÜRCAN BİLGİÇ: "BİZ ATTIK BİZ YEDİK"
"Başından sonuna inişli-çıkışlı duygularla seyredilen bir maç oldu. İspanyollara bu kadar teslim olan, oyunu da topu da bırakan "çaresiz" bir milli takıma bakarken, beraberlik golü ile birlikte "Bizim Çocuklar" sahnesi çıktı ortaya.
Montella'nın son maça göre sekiz rotasyonu vardı. Sarı kartı olanları korumaya alıp, play-off'lara "temiz" çıkmak istedi. Mantıklı bir bakış açısı aslında. Dünya Kupası'nın raconu iki maçta kesilecek ve "birinci çocuklarımızı" riske atmamalıydık. Montella, Konya'daki hezimetten ders almış, dirençli takıma dönmüştü. Ama yine maçın kahramanlarından biri kalecimiz. İlginç bir durum. Yediğimiz golleri onlar mı attı, biz mi yedik; sonuna kadar tartışırız. İki golün soldan gelmesi, İrfan Can- Zeki ikilisinin "şeffaf" moda geçmesi de cabası. İki golde de Samet'in ıskaları var. İkinci golde Çağlar'ın rakibe iki asisti. Barış Alper'in hücum gücünü tek başına taşıdığını, sahaya koyduğu karakteri belirtelim. Ferdi üstünden sol kanadı defansif- ofansif iyi kullandık. Geriden gelmek, öne geçmek, takımın parçası olduğunu göstermek, arkadaşının yardımına koşmak ve sonucu kabul etmemek… Çocukların yeteneklerini, yeterliliklerini tartışabiliriz. Ama ellerinden geleni yaptılar, böyle bir deplasmanda direndiler, uzatma dakikalarını eksik oynadılar. Beklediğimizden daha keyifli bir gece oldu. Yolumuz açık…"
SABAH - FATİH DOĞAN: "ONUR GECESİ"
"Skora göre yazı yazmayı tercih etmem… İspanya-Türkiye maçının sonucuna bakıp yazacak değiliz. Dünya Kupası yolunda, gruplarda bırakın maç kaybetmeyi tek gol yememiş, üstelik bizi kendi evimizde 6-0'la geçmiş İspanya'ya iki gol atıp yenmeye kalkışmak çok önemli bir başarı… Santrfor Deniz Gül'ün A Milli Takım tarihinde Recep Adanır'ın (Ocak 1954) ardından İspanya'ya deplasmanda gol atan ikinci oyuncu olmasının değeri kadar ekseriyette hakim olan "Bırakın gol atmayı 6-8 tane yemeyelim" kaygısını yıktı. Bu havayı Montella kendi destekledi. 11'in gediklisi 4-5 oyuncuyu sakat ve cezalı olduğu için oynatamayan Montella'nın, sarı kart görmesinler diye Arda ve Kenan'ı, belki de Uğurcan'ı oynatmaması "Bu maçı daha az önemsediği" algısını güçlendirdi. En kolay maçlarında, en stressiz zamanlarında bile 4-6-0'la oynayıp santrforsuz oyundan vazgeçmeyen İtalyan hocayı, 5-4-1'le sahaya çıkıp Barış'ın da orta sahaya çekildiği bir dizilişte Deniz'i ve golünü konuşmak önemli ve uzun bir konu. Bu sonucu daha çok Montella'ya mı yazmalıyız, kurtarışlarıyla kendi takımında bile oynamayan Altay, Deniz Gül ve Salih hatta Orkun başta olmak üzere İspanya'yı evinde sallayan, yüreklerini ortaya koyan futbolcularımıza mı? Pek karar veremedim. Bu maç gösterdi ki A Milli Takım'ın kadrosunda sadece A planı değil, B ve C planları da çıkaracak geniş, kaliteli kadro var. Milli Takım'ı hem mücadelelerinden hem de 2-2'lik sağlam başarıdan dolayı kutluyorum. Biz artık iki play-off maçını düşünelim…"
SABAH - MURAT ÖZBOSTAN: "KARİZMAYI ÇİZDİLER, ALKIŞI ÇOK HAK ETTİLER"
"6-0 yenildiğimiz İspanya karşısında ortaya koyduğumuz mücadele harikaydı.. Eksikler ile sarı kart limitinde olan oyuncuları Montella oynatmadı.. 5-4-1 düzeniyle sahaya çıktık. Amacımız gol yememekti.. Maçtan da berabere ayrılırsak bu bizim için büyük bir başarı olacaktı.. Bu plan daha dördüncü dakikada sekteye uğradı.. Fakat savunma disiplini kopmadı, farkın daha açılacağı endişesini yaşasak da Altay'ın kritik kurtarışları takımı da oyunda ve ateşte tuttu. Çok nadir geliştirdiğimiz pozisyonlardan birinde de golü bulduk.. İkinci yarıda ayaklarımız yere daha sağlam basmaya başladı, üzerimizdeki endişeyi ve korkuyu da attık. Barış'ın röveşatası ve arkasından gelen muhteşem organizasyonda nefis bir gol... İspanya taraftarı bile şoka uğramıştı, hatta yanımızdaki ülkenin basın mensupları da… Bu kadar ağır rotasyona rağmen takımın göstermiş olduğu güç gösterisi play-off adına çok umut vericiydi. İspanya'nın karizmasını çizmek mühim meseledir.. Galip de gelebilirdik.. Özellikle bu maçta şunu gördüm; kim oynarsa oynasın, ülkesinin milli formasını giyen oyuncular görevlerini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorlar.. Ama özellikle Orkun, Salih ve Merih'e bayıldım.. Altay çok başarılıydı.. Bu kalede olmaya da devam etmeli.. Evinde yenilgi yüzü görmeyen bir takıma karşı ortaya koyduğumuz mücadele ruhu, bizi play-off adına çok fazlasıyla umutlandırdı. İspanya'nın karizmasını hem de kendi taraftarının önünde çizen Bizim Çocuklar'ı kutlarım.. Playoff'taki rakibimiz düşünsün!"
FANATİK - CEM DİZDAR: "MUAZZAM İKİ HAZIRLIK MAÇI"
"Her koşulda münakaşaya hazırlıklı olduğumuzdan sahaya gönderilen kadroyu gördüğü anda sosyal medyada infiale kapılanların oluşturduğu kalabalığı tahmin ediyorsunuzdur sanırım. Vincenzo Montella takımlarında az süre alan, İrfan Can Kahveci gibi kadro dışı kalan ya da ezber isimlere alternatif oyuncuları 11’e yazarak ne yapmaya çalışıyordu acaba? Çoğunun yanıtı, ‘Bu adam futbolu bilmiyor’dur sanırım! Oysa hem farklı oyuncuları hazırlayıp, piyasa değerlerini korumak hem de Dünya Kupası yolundaki iki maç için takım için de alternatif bir takım oluşturup milli takıma çağrılan her oyuncuyu hazır tutmayı düşünmüş olamaz mı? Farklı oyuncularla farklı oyunlar denemeyi… Bir kez daha gördük ki biz sadece sonuç peşinde koşarken, o sonucu almak için çocuk yaşlarından beri aynı işleri yaptıklarını her hamlelerinde belli ediyordu İspanya Milli Takımı. İlk devre 1-1 bitmiş olsa da hızlı ancak aceleci olmayan tarzlarıyla bizimkilerden yaklaşık 4 kat fazla pas yapmışlardı (441/120).
Topun yönünü değiştirerek 4. dakikada attıkları gol de ilginçti! Dani Olmo’nun vuruşunu biz 2002’den hatırlıyoruz! Brezilya’nın 1-0 kazandığı Dünya Kupası yarı final maçında ‘Gerçek Ronaldo’ eskiden ‘Pis burun’ ya da ‘Baba burun’ adı verilen bu vuruşla atmıştı golü. Daha az bir arada oynadıkları için ön alan oyunlarını kurgulamakta zorlanıyorsa da milli takım ilk devre boyunca kaleyi ve çevresini iyi savundu. Geri kalanını da Altay Bayındır halletti. İkinci devrede ise daha örgütlü, alanı daha doğru kullandı bizimkiler. Yani iki devrede çeşitli varyasyonları olan iki farklı oyunu böylesi bir maçta başarıyla icra ettiler. Ezcümle.. ’Kadro mimar, mühendislerinin ülkesi’nde İspanya gibi bir takıma karşı iki gol atıp alınabilecek kadar pozisyon aldı milli takım. Ve Dünya Kupası yolundaki son iki maç için muazzam iki ‘Hazırlık maçı’ yapmış oldu."
FANATİK - OLCAY ÇAKIR: "MİLLİ DURUŞ"
"Hiç kimse İspanyollar’ın bu maçı hafife aldığını iddia edemez; ‘Grupta son, amaçsız maç gibi bir yaklaşım da doğru olmaz. Maç öncesi basın toplantısında Luis De La Fuente’nin hırsı zaten dikkat çekiyordu ve sahaya çıktıklarında gösterdikleri başlangıç da her şeyi anlatıyordu. Hatta bu bile yetmediyse, yedikleri gollerden sonraki reaksiyonları o anı, o ciddiyeti, o duyguyu gayet iyi özetliyordu. Dün sahada mücadele eden çocuklara şunlar da olsaydı daha farklı olurdu demek büyük haksızlık olur.
Milli formayı giyen herkesin nasıl bir bilinçle mücadele etmesi gerektiğini dün gece net şekilde gördük. Dakikalar yanılmıyorsam 16’yı gösterirken, ilk maçın birebir aynısının olmayacağına dair o ilk isyan ateşi yakıldı. Bana göre takım tam da o an kurduğu organizasyonla neden olmasın özgüvenini kazandı. Kaleden itibaren kırdığımız baskı, kurduğumuz oyun ve rakip kaleye hangi yöntemle gidebileceğimizi gösteren o akış, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan milliler adına ilk kırılma noktasıydı. Bu sekans, grubun ve turnuvanın iddialı takımı İspanya’ya da bu maçın ilk karşılaşma gibi olmayacağını hissettirdi.
Altay kalesinde adeta devleşti. Barış Alper futboluna güçlü bir dönüş sinyali verdi. Deniz Gül ise attığı golle büyük bir açığımızı kapatacağını adeta haykırdı. Orkun–Salih ikilisi ideal on bir tartışmalarını biraz daha karmaşık hale getirdi. Defans ve orta saha bloklarımızı iyi kapattık, bireysel hatalardan goller yedik ama olsun; bu maçın prestij dışında büyük bir anlamı yoktu. Ancak ortaya konan karakter, milli duruş ve bu duruşun getirdiği prestij, skorun kendisinden çok daha değerliydi. Tebrikler çocuklar… İlk maçta hepimiz sinirlendik, kızdık; siz de aynı duyguları yaşadınız. Ama rövanşı, öyle ya da böyle, aldınız. Helal olsun Montella, helal olsun size."
TAKVİM - İLKER YAĞCIOĞLU: "BU BERABERLİK ÇOK DEĞERLİ"
"A Milli Takımımız, ideal 11'imizden oldukça farklı bir kadroyla sahaya çıktı. Üstelik maçın daha başında kalemizde gördüğümüz gol, "Eyvah, ilk maçtaki skorun bir benzeri mi geliyor?" endişesini hepimize yaşattı.
O anlarda oyunda kalmamızı sağlayan isim ise kuşkusuz kaleci Altay'ın müthiş performansıydı. İlk devrede topa neredeyse tamamen İspanya hakimdi.
Ancak dakikalar ilerledikçe oyuncularımız maça ısınmaya, özgüvenlerini toparlamaya başladılar. Beraberlik golünün ardından ise hem oyundan keyif almaya hem de rakibi zorlamaya başladığımız çok net hissedildi.
Gol demişken… Ön tarafta Deniz'in performansını özellikle beğendiğimi söylemeliyim. Fizik gücü, oyun zekası ve hamle zamanlamasıyla A Milli Takımımız için önemli bir kazanım olacağı şimdiden belli.
Savunmada ise Çağlar'ın yüksek konsantrasyonu ve mücadele gücü dikkat çekti. Aslında sahada kötü oynayan kimse yoktu ama ikinci yarıda Orkun ve Salih'in etkisi oyunun seyrini belirleyen faktörlerden biriydi. Dünyanın en iyi takımlarından biri olan, turnuvada gol dahi yememiş İspanya'ya karşı iki gol bulmak ve bu kadar net pozisyonlara girmek son derece kıymetli.
"Bizim Çocuklar"ın iyi bir takım olduğunu hep söylüyorduk; fakat dün akşam sahada gösterdikleri direnç ve özgüvenle adeta tarih yazdılar. Bu beraberlik, play-off öncesi motivasyon açısından da büyük bir değer taşıyor. Hepsini yürekten tebrik ediyorum."